Sayfalar

12 Mayıs 2013 Pazar

Söz Vermek Yok - 3. Bölüm







“Harry?”

Gözlerimin kocaman açılmış olduğunu biliyordum. Buklelerinden yere damlayan su damlacıkları yerde ufak bir birikinti oluşturmuştu.
Kadın önce bana sonra da Harry’e baktı. Harry’nin dudaklarının kenarındaki o alaylı gülümsemeden neler olup bittiğini anlamak üzereydim. Kadın ise kafası karışmış bir şekilde konuşmaya başladı.

“Siz tanışıyor musunuz?”

“Şey biz-”

“Hayır tabii ki. Sanırım hayranlarımdan biri ve beni görünce çok şaşırdı. Bunu ben her gün yaşıyorum, sende alışırsın zamanla.” Dedi ve hemen yanındaki kadını kendisine çekip dudaklarından öptü.
Karşımdaki manzara karşısında üzülse mi sevinse mi bilemedim. Öksürürmüş gibi yapıp burada olduğumu belli etmeye çalıştım.

Harry ellerini kızın belinden çekerken bir yandan da beni süzdü.

“Gördüğünüz gibi bugün müsait değilim, yarın başlarsınız.” Sesi gergin ve kızgındı. Ama neden?

Harry’nin söylediklerini idrak etmeye çalışırken Harry ise yanındaki kızla beraber içeri geçti. Onların odadan çıktığını görünce hızlı adımlarla kendimi dışarı attım.
Harry ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum. Her ne kadar bugünkü işi kabul etmemekte kararlı olsam da Harry’e sert duvara çarptığını gösterecektim.

***

Tüm gece yatakta bir o yana bir bu yana dönmekten sabahı zor etmiştim. Akşam üstü telefonuma gelen mesajla sinirlerim iyice artmıştı.

‘Sabah 8 de kapıda ol.’
-Harry

Bir insan nasıl bu kadar dengesiz olabilirdi ki? İlk gördüğüm sıcak ve samimi Harry bir anda dengesiz birine dönmüştü. Bunu yapmayı nasıl başarıyordu bilmiyorum ama bana öyle herkese davrandığı gibi davranamazdı. Bunu oda öğrenecekti.

Sabah kot pantolonun üstüne tişört giyip çantamı aldığım gibi çıktım. İlk günden geç kalıp azarlanmak istemiyordum. Hem de Harry tarafından.
Annemin 2 haftalık şehir dışı işi sayesinde bir bahane bulmama gerek kalmamıştı. Annem eğer çalıştığımı duyarsa çok üzülür ve okulumun daha önemli olduğunu söylerdi. Bu yüzden onun duymaması için elimden gelen her türlü tedbiri almaya çalışıyordum.

Saatime baktığımda  saatin 8 e gelmesine sadece 5 dakika vardı. Derin bir nefes alıp zile bastım. Kapının açılmasını beklerken gözüm kapıdaki görevlilere takıldı. Dün geldiğim için beni tanımışlardı ve sorun çıkarmamışlardı. Ev ise sayabildiğim kadarıyla 3 katlıydı ve önünde kocaman bir havuzu vardı. Bahçe insanın içini açacak kadar güzel çiçeklerle doluydu. Bir an iç geçirdiğimi fark ettim. Harry gerçekten çok zengindi, hem de bu yaşta.

“Evim senden geçer not aldı sanırım”

Arkamdan gelen sesle bir an yerimden sıçradım ve arkaya doğru sendeledim. Harry bir anda belimden tuttu ve beni kendine çekti. Yüzünün yakınlığını nefesinin sıcaklığından hissediyordum. Gözlerimi istemsizce kapatmıştım ama onun bana baktığını hissedebiliyordum. Bir anda belimdeki ellerini çekti. İstemeyerek de olsa gözlerimi açtım. Eve girince bende onu izleyip içeri girdim. Anlaşılan bugün çok uzun bir gün olacaktı.

***

“Anlamışsındır umarım.” Dedi tek kaşını kaldırarak.

“Anladım tabii ki. Oradan bakınca anlamamış gibi mi görünüyorum?” Her ne kadar sesimi kontrol etmekte büyük çaba harcasam da, Harry’nin bana aptal muamelesi yapmasına sinir oluyordum. Resmen bir kere söylediği şeyi anlamamışım gibi ikinci kez daha söylüyordu.

“Sonra beni arayıp ‘Şöyle yapacaktım değil mi?’ deme.” Alay ettiği sesinden o kadar belliydi ki şeytan diyor git çak bir tane suratının tam ortasına.

“Aramam merak etmeyin. Zaten numaran da yok.” Son cümleyi mırıldanarak söylemiştim ama Harry’nin bana doğru yürüyüp cebimdeki telefonu almasıyla duyduğunu anlamış oldum.

“Numaramı bu kadar istediğini bilseydim, tanıştığımız gün verirdim.”

“K-kim ben mi istiyorum?! Hiçte bile, ne yapayım ben senin numaranı?!” Sözlerimi bitirdiğimde Harry’nin attığı kahkaha ile söylediği şeyin benimle dalga geçmek için olduğunu anladım ve keşke o an yer yarılsaydı da içine girseydim.

“Pekala ben gidiyorum. Seninle muhabbet etmek çok güzel ama beni bekleyen başka hayranlarım var.”
 ‘Başka hayranlar?’

“Gidiyor musun?” Nasıl yani, şimdi ben bu kocaman evde tek başıma mı kalacağım?

Harry gözlerini kısıp yüzüme yaklaşarak;
“Ne o, yoksa kalmamı mı istiyorsun?”

Gözlerim irade dışı bir şekilde kocaman açılmıştı.

“Def ol!”

Arkama bile bakmadan temizlik malzemelerinin bulunduğu odaya koştum. Evet bildiğin koşuyordum. Arkadan gelen kapı sesiyle derin bir nefes aldım. Onunla bütün gün aynı evde olmak insanı çıldırtırdı.

Gerekli malzemeleri hazırladıktan sonra ilk iş olarak salondan başladım. Böyle kocaman bir evde neden başka temizlikçi yok anlamamıştım. Sanırım gelince soracaklarım listesine bu soruyu da ekleyecektim.

Oda da siyah koltuklarla zıtlık oluşturan beyaz bir halı vardı. Aslında her yer siyah ve beyazdan oluşmuştu bile diyebilirim. Benim gibi renklere aşık bir insana o kadar uzak geliyordu bu tek düze hayat. İçimden keşke boyalarımı getirseydim de biraz halıyı falan boyasıydım diye geçirdim. Bu düşünce gülümsememi sağlamıştı.
Birkaç saate odaların birçoğunu bitirmiştim. Zaten Harry de evin sadece istediği odalarını temizlememi istemişti. Yoksa 3 katlı, tabiri caizse hayvan gibi evi nasıl tek başıma temizleyecektim ki? Hem bir sürü odası da hiç kullanılmamıştı.
Merdivenlerden inerken dikkatimi Harry’nin özellikle girmememi istediği oda çekti. Ne vardı acaba? Aman canım, ne varsa var. Umurumda bile değildi. Kesin eve attığı o süprüntülerle yattığı odadır.
***
Biraz mola verip, kendime taze sıkılmış buz gibi bir portakal suyu hazırladım. Keyifle yudumlarken gözüme mutfak rafında bulunan bir aile fotoğrafı çarptı. Elimdeki portakal suyunu tezgaha koyup rafa doğru uzanmaya çalıştım. 1.65 lik boyla pek mümkün görünmeyince pes etmeye karar verdim.
Belimde hissettiğim el ile sıçrayarak önüme döndüm. Harry’nin bakışlarındaki soğukluk ürpermeme neden olmuştu. Kalçamı tezgaha dayayıp bedenlerimiz arasındaki o ufacık mesafenin kapanmaması için dua ediyordum.  

“Kurallarım arasında size ait olmayan şeyleri karıştırmayacağınız da vardı!”

“Ben… karıştırmıyordum. Sadece bakmak istemiştim.” Sesimin titrediğini biliyordum. İlk defa birinden bu kadar çok korkuyordum.

Yanlış bir şey yapmadığımdan yeteri kadar eminken titrememe engel olamıyordum.

Harry raftaki çerçeveyi alıp yukarı çıktı. Tuttuğum nefesi verirken ne kadar aptal olduğumu hatırlatıyordum kendime. Yarın asla ama asla bu eve adım atmayacaktım.

***

İki saat sonra geriye kalan ufak tefek işleri bitirip ellerimi yıkadım. Bir an önce çıkmak istiyordum bu evden. En başından beri böyle dengesiz birinin evinde çalışmak hataydı zaten. Eve gider gitmez şirketi arayıp işten ayrılmak istediğimi söyleyecektim. Bunu Harry’e söyleyecek cesaretim yoktu. O aptaldan gerçekten tırsıyordum. Başlarda her şeyi dalgaya alıyordum ama en son olanlar onun ne kadar dengesiz biri olduğu gerçeğini tekrar yüzüme vurdu.

 Çantamı alıp Harry’nin aşağı inmesini bekledim. Yukarı çıktığından beri hiç görmemiştim onu. En azından gideceğimi haber vermeliydim.
Dakikalar geçiyordu ama Harry’den hala ses seda yoktu. En sonunda ayağa kalkıp yukarı çıktım. Beyefendi aşağı gelmiyorsa ben de yukarı çıkardım. Kapıyı nazikçe tıklattım. Ses seda yoktu. Kapı kolunu hafifçe oynatıp kapıyı açtım. Oda boştu. Tüm günün yorgunluğu üstüne birde ebelemece oynayamayacaktım. Gitmek için merdivenlere yönelirken odanın kapısının aralık olduğunu fark ettim. Harry’nin bana ciddi bakışlarla bakıp ‘Sakın o odaya girme.’ dediği oda.

Yavaşça kapının önüne ilerledim ve tereddütle kapı aralığını genişlettim. Kapı tam olarak açıldığında, odanın ortasındaki yatakta bir şeye sarılarak uyuyan Harry’i gördüm. Ayaklarım mantığımla ters davranarak yatağa doğru ilerledi. O an sarıldığı şeyin mutfak rafındaki çerçeve olduğunu gördüm. Onun için gerçekten büyük bir anlamı olmalıydı.  

Daha rahat uyuması için sarıldığı çerçeveyi yavaşça aldım. Fotoğrafa baktığımda ise başımdan aşağı kaynar sular indi. Fotoğrafta Harry’nin küçük hali, bir kadın, küçük bir kız ve babam vardı. Babam.

3 yorum:

  1. çok mukemmel.

    YanıtlaSil
  2. tek bir bakışla yeni bölüm çıkacak mı. lütfen çabuk olsun OK? harry ile jason elif için kavga etsinler. adrenalin bol olsun

    YanıtlaSil
  3. tek bir bakışla yeni bölum istiyorum. Lutfen acımı dindir... Bu arada yeni resimlere bayıldım.

    YanıtlaSil